News From Trade Fair Industry
Total Number of News in our Database: 3894 

IDTM Eski Genel Müdürü Alpaslan Ertekin görevden ayrılma sürecine açıklık getirdi.Ertekin: "Pişman olduğum tek nokta iki yıl içerisinde elde ettiğimiz performansı anlatma konusunda fazla mütevazi davranmamdır"

 

 

IDTM Eski Genel Müdürü Alpaslan Ertekin görevden ayrılma sürecine açıklık getirdi.

Ertekin: “Pişman olduğum tek nokta iki yıl içerisinde elde ettiğimiz performansı anlatma konusunda fazla mütevazi davranmamdır”

 

Sayın Ertekin öncelikle talebimize olumlu yanıt vererek İDTM Genel Müdürlük görevinden ayrılmanızdan sonra ilk söyleşiyi tarafımızla gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Anımsayacağınız gibi İDTM de Genel Müdürlük yaptığınız dönemde de tarafınızla iki defa söyleşi yapmış ama çeşitli nedenlerle her iki söyleşiyi de yayımlama olanağı bulamamıştık. Bu söyleşi ile hem söz konusu eksikliği tamamlamak hem de geçtiğimiz dönemde İDTM’den ayrılma sürecinizle ilgili haberlere açıklık getirmeyi hedefliyoruz. Baştan başlayalım isterseniz İDTM Genel Müdürlüğüne atandığınız dönemden.

 

Evet. Bazı noktaların açıklığa kavuşması açısından bence de ilk günden başlamakta yarar var. Biliyorsunuz ben uzun süredir profesyonel görevlerim yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nde (BURA) Komisyon Başkanı olarak görev almaktaydım. Yine derneğimizin bir diğer üyesi Süleyman Taygar ın BELTUR’a Genel Müdür olarak atanması ve akabinde bu makamda yapmış olduğu başarılı çalışmalar nedeni ile o dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi İştirakler Daire Başkanı olan Sayın Mihmail Mangan dernek başkanımızdan yeni görevlendirmeler yapabilmek için isimler istemiş. O zaman ki dernek başkanımız Ziya Bilici’de benim ismimi kendisine vermiş. Bu gelişmeyi takiben ÿubat 2005’te %100 Belediye iştiraki olan bir kuruluşa Genel Müdür olmam teklif edildi. Ben ise ilgili şirketin gerek deneyimlerim gerekse gelecek kariyer beklentilerim ile paralellik arz etmemesi nedeni ile ilgili teklifi kabul edemeyeceğimi bildirdim. Arkasından 2005 yılının Mayıs ayında  yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İDTM’nin Genel Müdürlüğü teklif edildi. Bunun üzerine ben İDTM’nin yapısını, amaçlarını ve faaliyetlerini inceledim ve teklif edilen görevin benim beklentilerimle son derece uyumlu bir görev olduğunu gördüm.  Dolayısı ile görevi kabul ettim. Tabi doğal olarak göreve başlayabilmem için İDTM’nin büyük ortağı olan İTO’’nun da oluru gerekiyordu. Bu nokta çok önemli özellikle altını çiziyorum ki ben İTO Başkanı Sayın Murat Yalçıntaş ile ilk defa İDTM Genel Müdür olarak atandığım 23 mayıs salı gününden bir hafta  önce pazar günü kendisinin makam odasında tanışma ve atama olurunun alınması amacı ile bir araya geldim.

 

Daha önce hiç tanışmamış mıydınız Sayın Yalçıntaş ile?

Hayır. Her ikimiz de Boğaziçi Üniversitesi Mezunu olduğumuz halde ikimiz de BURA üyesi olduğumuz halde o günden önce herhangi bir ortamda kendisinin elini dahi sıkmamıştım. Bu noktayı özellikle olası bir yanlış anlamayı ortadan kaldırmak amacı ile vurguluyorum. Sayın Yalçıntaş beni CV’im ve yeterliliklerim için İDTM Genel Müdürlüğü için uygun bulup İBB’nin önerisini kabul etmiştir.  

 

Göreve başladığınız dönemde İDTM’nin resmini çizebilir misiz ana hatları ile?

Bakın ben İDTM  Genel Müdürü olarak göreve başladığım tarih öncesi yapmış olduğum görevler nedeni ile yurtdışında pek çok fuara katılmıştım. Ama o tarihe kadar İDTM  bünyesindeki fuar merkezinde hiçbir fuar katılmamış dahası İDTM’ye de hiç gelmemiştim. Dolayısı ile merkezin sorunları hakkında herhangi bir bilgi sahibi değildim. Bu nedenle göreve gelir gelmez öncelikle tüm evrak, dosyaları ve dokümanları en detaylı şekilde inceledim. Ve gördüm ki kiracımız olan kuruluş ile yapılan kiralama sözleşmeleri konusunda yıllardır hiçbir değişiklik yapılmamış. Sözleşmeler yıl içinde kendi kendini yenilemiş. Ayrıca bu süreçte sektörde yer alan kuruluşlar bana ulaştırılan sözlü ve yazılı bildirimlerde mevcut kiracımız ile ilgili pek çok şikayet ve sorun aktardılar. Konu ile ilgili ilk izlenimlerimi İDTM Yönetim Kurulu ile paylaştığımda ise Yönetim Kurulunda  tahliye davası açılması konusunda kanaat oluştu. Ben ise 1 ay süre istedim ve konuyu tüm hatları ile inceledikten sonra kendilerine detaylı bir rapor sunacağımı bildirdim. İlgili süreçte ise başta kiracımız Cnr Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem ve alanda fuar düzenleyen organizatör kuruluş yetkilileri olmak üzere fuar sektörünün aktörleri ile tekrar görüştüm. Ve elde ettiğim izlenimler ve incelemeler sonrası Yönetim Kurulu’na sunduğum raporda fuar sektörünün gelişimi açısından kompleksin bünyesindeki fuar hollerinin işletmesinin mutlaka tarafımızca yapılması yolunda görüş bildirdim. Yönetim Kurulu da bu görüşümü onayladı.

 

Hemen ardından tahliye davaları mı açıldı?

Hemen değil. Önce Yönetim Kurulu’ndan aldığım yetki ışığında kiracımız ile görüştük. Ve kendisine çeşitli alternatifler içeren uzlaşma modelleri sunduk. Bu modeller içinde tahliye karşılığında önümüzdeki on yıl içinde istediği sayıda fuar holünün istediği tarihlerde kendisine kiralanma garantisi de yer alıyordu. Ama kiracımızın hiçbir şekilde uzlaşmaya yanaşmaması nedeni ile Eylül ayında ilk tahliye davası açıldı ve devamı geldi.

 

Otoparkın ücretsiz hale getirilmesi ve fuar merkezi’nin ismini değiştirilmesi de aynı döneme denk geldi sanırım.

Dediğim gibi fuar alanı ile ilgili evrakları incelediğimizde o dönemde kiracımız tarafından bedelsiz olarak işletilen otopark alanının işletilmesi ile ilgili herhangi bir sözleşmenin olmadığını tam tersi   tapu kayıtlarında o alanın otopark olarak kullanılamayacağına dair ibare bulunduğunu gördük. Doğal olarak biz de ilgili otopark alanında kiracımızın fiili tasarrufuna son verdik ve buna ek olarak otoparkları ücretsiz hale getirdik. Arkasından sektörün de talepleri doğrultusunda merkezin adının  değiştirilmesi gündeme geldi.  Taktir edersiniz ki  İDTM bünyesindeki fuar merkezi gibi uluslararası marka değeri çok yüksek olan ve temelde kamu yararı esas alınarak kurulan işletmelerde alan adı olarak kiracı kuruluşun kendi markasını kullanması pek çok sakınca içeren bir durumdur. Göreve geldiğimiz ilgi görüşmede bu konudaki düşüncelerimi sizlerle de paylaşmıştım anımsarsanız. Bunun yanında özellikle ilgili fuar merkezinde fuar düzenleyen diğer organizatörlerden de bu konunun haksız rekabete yol açtığı yolunda çeşitli şikayetler aldık. Konuyu Yönetim Kurulumuza taşıdık ve Yönetim Kurulumuz tarafından sunduğumuz teklif doğrultusunda toplam 11 holden oluşan alana İstanbul Fuar Merkezi isminin verilmesine karar verildi.

 

Olayın medyatik yansımalarında da bu dönemde mi yükselme oldu?

O kısma birazdan geleceğim. Tüm bu faaliyetlerimiz sonucunda da Alpaslan Ertekin olarak ben özellikle kiracımız olan CNR Fuarcılık merkezli büyük bir baskıya maruz kaldım. Bu süreçte Belediye Başkanımız ve İTO Başkanına direk ve dolaylı yöntemlerle, çeşitlik kişiler araya konarak benim görevden alınmam yolunda talepte bulunuldu. Telefonla tehditler aldım. Ve şimdi detaylarına girmeye gerek görmediğim çeşitli  baskılara maruz kaldım. Fakat o dönemde başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Kadir Topbaş ve İTO Başkanımız olmak üzere tüm Yönetim Kurulu Üyelerimiz arkamda durdular ve bana her türlü desteği verdiler. Bunu da özellikle belirtmek istiyorum.

 

Nasıl kesildi baskılar?

İlginçtir Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Kürşat Tüzmen ile yaşadığımız ve benim medyaya “Bakandan fırça yiyen Genel Müdür” olarak yansımama neden olan malum olay baskıların kesilmesinde kırılma noktası oldu. Bu olay özellikle İDTM Yönetim  Kurulu’nda infiale yol açtı. Ve  yukarıda söylediğim gibi Yönetim Kurulumuz kararlı bir şeklide benim arkamda durdu. Tabi bu olayın beni en çok üzen yanı medyada olayın yer alma şekli oldu. O olay gerçekleştiğinde 35 yaşında idim ve Allah izin verirse bir 35-40 yıl daha yaşayacağım. Ve kalan ömrümde “Bakandan fırça yiyen Genel Müdür” olarak anılmayı en hafif deyimi ile kendime yapılmış büyük bir haksızlık olarak görüyorum.  


Belirli bir süre durulan gündem girişteki takın yıkılması ile tekrar alevlendi anımsadığım kadarı ile. Dolayısı ile görevde kaldığınız süreç ağırlıklı olarak gerilimlerin dışa vurulduğu bir süreç oldu. Kişisel olarak bundan rahatsız olmadınız mı?

Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Önce tak olayına kısaca deyineyim. İsim değişikliği sonrası kentin değişik bölgelerindeki yönlendirme tabelaları İstanbul Fuar Merkezi olarak değiştirildi. Biz de CNR Fuarcılık’a da bilgi vererek takın küçük parçasına İstanbul Fuar Merkezi yazısını koydurduk. Ve ben Sayın Ceyda Erem’i direk arayarak eğer ilgili yazıya müdahale olursa tüm takı 10 gün içinde yıktıracağımı bildirdim. Ve kiracımızın müdahalesinden 9 gün geçtikten sonra İstanbul Büyğükşehir Belediyesi Genel Sekreteri  Sayın Mesut Pektaş’ın da verdiği destek sonrası “ki kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum” takı yıktırdık. Böylelikle İDTM’nin kurumsallığını, gücünü ve ciddiyetini de göstermiş olduk.     

İki yıl içerisinde yaşanış olan ve bir kısmını yukarıda paylaşmış olduğum olayların gelişiminin farklı yönde olmasını biz de isterdik tabi ki. Ama bizi göreve getiren Yönetim Kurulumuzun tarafımızdan beklentileri, sektörün ihtiyaçları ve iş ahlakımızın gereği olarak yapmamız gerekenleri de göz ardı edemezdik. Tabi bu süreçte en çok üzüldüğüm şey ise tüm bu kavga gürültünün arasında kuruluşun ve Genel Müdür olarak benim 2 yıllık performansımın hiç sorgulanmaması oldu. Tartışma hep başka düzlemlerde cereyan etti.

 

Paylaşalım isterseniz iki yıllık performansınızı rakamlar ile okurlarımızla.

Göreve geldiğim 23 Mayıs tarihinde İDTM’nin yıllık cirosu 9 milyon USD borcu ise 17,5 milyon USD idi. Kuruluşun kasasında ise 200.000 USD bulunuyordu. İşlettiği fuar merkezinde yılda 4 fuar gerçekleştiriliyordu. Bünyesindeki iş merkezlerindeki büroların doluluk oranı %45, çarşının doluluk oranı ise % 35 idi. Kuruluş içe kapalı ve dış dünya ile nerede ise hiç temasta bulunmayan bir konumda bulunuyordu.. Yap işlet devret modeli ile ihale edilen otel ve kongre merkezinin çivisi çakılmamıştı. Görevden istifa ettiğim 19 eylül tarihinde ise şirketin yılık cirosu  35 milyon USD, kasasındaki para ise 13milyon USD idi. Bu arada şirketin borcu da sıfırlanmıştı. İşlettiği 9-10 nolu fuar hollerinde yılda 40 fuar yapılır hale gelmişti. İş merkezlerinde ve çarşıda % 100 doluluk oranına ulaşılmıştı. Yine göreve geldikten sonra inşaatına start verdiğimiz otel ve kongre merkezi kompleksi de tamamlanarak devreye alınmıştı. Ayrıca işlettiğimiz yeni fuar kompleksine 11 inci holü eklenmesi, Dünya Ticaret Merkezleri 2006 yıllık toplantısına ev sahipliği yapmamız, çıkarmaya başladığımız Sergistanbul dergisi ve fuar sektörünün tarihçesi ile ilgili 3 kitabımız, fuar sektörün bir araya gelmesi ve sorunlarının çözümü için  düzenlediğimiz periodik toplantılar, Shell kapısının devreye alınması vb. pek çok faaliyet sayılabilir.

Benim görevde kaldığım süredeki en büyük hatam işte bu resmi gerek Yönetim Kurulumuz gerekse kamuoyunun önüne koymakta gösterdiğim tevazu oldu.

 

İsterseniz bu noktada görevden ayrılma sürecini de ele alalım. Neydi yukarıdaki performansa rağmen sizi görevden ayrılmaya iten?

Yukarıda özetlediğim hep kavga, mücadele ve itiş kakış içinde sabah 6 akşam 10 çalışma sonrası yorulduğumu ve gerçekten ara vermem gerektiğini hissettim. Bu arada benim güven eksikliği olarak algıladığım, hayal kırıklığı yaşadığım ve  belki de aşırı alınganlık gösterdiğim bir durum ortaya çıktı.

 

Neydi güven eksikliği olarak algıladığınız konu?

Çok özet anlatımı ile yetki aşımı. Yönetim Kurulu’nun oluru ile yapmam gerektiği düşünülen bazı faaliyetlerde kişisel insiyatifimi kullanmış olmam. İş ve sorumluluk anlayışım gereği Genel Müdür olarak Yönetim Kurulu’nun bana verdiği yetkileri aşan tasarruflarda bulunmuş olabilirim. Ama tüm bu kararlar tamamen yönetmekte olduğum kuruluşun yararı doğrultusunda alınmıştır. Yukarıda çizmiş olduğum makro tablo dikkate alınmadan küçük ayrıntılar üzerine oturtulan gündemdir. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk benim çok değer verdiğim ve örnek aldığım bir bürokrattır. Sanırım 2005 yılı ÿubat ayında bir televizyon programında kendisine sorulmuştu. Devletin çıkarları adına pek çok şirketin çıkarına çomak sokuyorsunuz. Bu durum sizi hiç korkutmuyor mu? diye. Sayın Ahmet   Ertürk’ün yanıtını hiç unutmuyorum. “Kamu kendisine büyük hizmet edenlerden er ya da geç hesap soracaktır” dedi. Er yada geç. Bu sözün anlamını çok sonra anlayabildim maalesef. Benim hayal kırıklığım ve beni istifaya götüren süreç bu olayların sorgulanması değildi elbette. Kamu için çalışan kişiler elbette sorgulanacaktı ama bunun yolu çok önemliydi. Bu konularla ilgili İTO Yönetim Kuruluna bilgi vereceğim söylendi ve ben de hazırlık yapıp gittim. İTO YK 11 kişiden oluşur ve bu 11 Kişinin 3 tanesi İDTM YK üyesidir. İçeri girdiğimde 4 YK üyesi vardı ama hiçbiri İDTM de görev alan üyeler değildi. İDTM’nin büyük ortağı İTO’nun YK üyeleri bile olsa doğrudan benim amirim olmayan kişilerle bu konuları konuşmak ve bir tek İDTM YK üyesinin bile içerde olmaması beni gözden çıkardılar gibi algılamama sebep oldu. Akabinde Sayın Yalçıntaş’la görüşme talep ettim.

 

Ayrılışı şeklinizi netleştirmek istersek bir görevden alma mı istifa mı söz konusu?

ÿu noktayı net olarak vurgulamak istiyorum. İDTM Genel Müdürlüğü görevimden istifa  ettim. Bu karar tamamen benim irade ve isteğimle alınmış bir karardır. Bu kararda ikinci ve üçüncü şahısların hiçbir talebi ve isteği etki etmemiştir. Fakat maalesef ayrılmam sonrası bir İTO yetkilisinin bir demeçte “Kendisinden istifasını rica ettik” şeklinde sözü sanki istifam kendileri tarafından talep edilmiş gibi bir hava oluşmasına yol açtı. Beni İDTM Genel Müdürü olarak göreve getiren 6 İTO Meclis üyesinin de görev aldığı İDTM Yönetim Kurulu’dur ve görevden alınmam da ancak ilgili kurulun kararı ile olanaklıdır. Fakat bu konu İDTM Yönetim Kurulu’nda hiç ele alınmamıştır. O kadar ki hemen hemen tüm üyeler istifamı bile benden öğrendiler. İDTM Yönetim Kurulu’nda ele alınmadan benim istifam istenemeyeceğine göre ve bu konu ilgili kurulda ele alınmadığına göre bu kişinin bu beyanatını yadırgadım. 19 Eylül günü istifam cebimde olarak Sayın Murat Yalçıntaş ile görüştüm. (Görüşmeden önce görüştüğüm tek kişi ise Sayın Ali Kopuz’dur. Kendisi istifa düşüncemin yanlış olduğunu ve istifa  edersem hakkını helal etmeyeceğini belirtmiştir) Görüşmede Sayın Yalçıntaş’a son dönemde yaşanan olaylar nedeniyle yorulduğumu ve istifamın kabul edilmesini rica ettiğimi belirttim. O da istifamı kabul etti. İstifa sürencinin tamamı bu şekilde gerçekleşmiştir.

 

İstifanızda güven eksikliği algılaması ya da hayal kırıklığı olduğunu belittiniz. Neydi bu eksikliğin indikasyonları?

O konuda detaylara girmek istemiyorum. Ama şunu belirtmeliyim ki para ile ilgili menfaat sağlama ile ilgili konular değil. Bu arada Sayın İTO Başkan Vekili konu ile ilgili olarak benim istifamdan 1 ay sonra görüş bildirirken istifa nedeni olarak“usulsüzlük” kelimesini kullandı.  (Tam da o esnada ben İDTM’nin verdiği harcırah, sağladığı ulaşım ve konaklama olanakları ile İDTM Yönetim Kurulu üyeleri ile beraber A.B.D. de idim.) Ben kendisinin usulsüzlük değil “uslüp farklılığı” demek istediğini ve bir dil sürçmesi yaşadığına inanıyorum. Yoksa ”Madem bu kişi görevi sırasında usülsüzlük yaptı; Neden görevden ayrıldıktan bir ay sonra onu İDTM adına ve kurum olanakları ile Dünya Ticaret Merkezleri Genel Kurulu’na gönderdiniz diye? sorarlar.

 

Konunun İTO Meclisinde gündeme geldiği dönemde ihbar mektupları ile ilgili olarak  gerekirse soruşturma yapılacağı belirtildi. Yapıldı mı görevde kaldığınız süre ile ilgili herhangi  bir soruşturma?

Bakın bu da diğer önemli bir nokta. İlgili mektuplar bana da ulaştı. İçeriğini de birazdan paylaşacağım. Size sadece şu kadarını söyleyebilirim eğer İDTM Genel Müdürlüğü koltuğunda oturan kişi usulsüzlük yapacak ya da kendine menfaat sağlayacak işler yapmaya tevessül etse emin olun mektupta yazılan incik boncuk işlerle uğraşmaz. Çünkü orada sıralanan şeyler tenezzül edilmeyecek kadar ufak şeyler. Bu mektup ben görevdeyken birlikte çalıştığım bir arkadaşımla ilgili yazılmış olsa profesyonellik anlayışım gereği isimsiz bu mektubu yırtar çöpe atardım ama buna rağmen en saçma başlıkla ilgili bile üşenmeden kendi açıklamalarımı yaptım ve bir komisyon kurulup araştırma yapılması noktasında ısrarcı oldum. Konu ile ilgili iki ayrı soruşturma komisyonu kuruldu, berim haberim olmadan banka hesaplarım dahil incelenmiş ve hiçbir olumsuzluk bulunmadan soruşturmalar tamamlanmıştır. Zaten Sayın Yalçıntaş’da basına soruşturmanın yapıldığını ve herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığını belirtmiştir. Ayrıca basına yansımayan başka bir gerçekte bu olaylar ortaya çıkmadan çok önce 2005-2006 hesaplarını bağımsız bir denetim kuruluşuna incelettirmiş olmam ve netice raporunda şirketin 2 yıllık performansının olağanüstü olduğu ve işlemlerin tamamının düzgün olduğu şeklindedir. ( Bağımsız denetim İTO Meclis Üyesi ve aynı zamanda İTO’nun hesaplarının takipçisi Bütçe Komisyonu Başkanı  olan Sayın Nazım Hikmet’in ortağı olduğu ve uluslar arası bir danışmanlık kuruluşu olan Grand Thortan tarafından yapılmıştır.)

 

İlgili ihbar mektubuna dönersek ne vardı mektup içeriğinde?

3 tane iddia. Biricisi benim maaşımla alamayacağım kadar pahalı ultra lüks bir villada oturmam ve evin taksitlerini İDTM’ye iş yapan bir şirketin çekleri ile ödemeye devem ettiğim iddiası. Söz konusu edilen  ev KİPTAÿ’tan 472 000 YTL karşılığı olarak alınmış olup  ilgili bedelin 302.000 YTL’si aynı bölgede 2003 yılında almış olduğum eski evimi satarak karşılanmıştır. Kalan 170.000 YTL için ise 48 ay banka kredisi alınmışır.Beni en çok üzen bu iddianın İTO Meclisinde bile gündeme gelmesidir. Oysa bana bir telefon edilse söyleyeceğim tek şey Kiptaş Genel Müdürü İsmet Yıldırım Bey’in İTO Meclis Üyesi olduğu ve evi kaç liraya hangi şartlarda aldığımı ve ödemeleri nasıl yaptığımı en iyi kendisinin bildiği olacaktı.

Diğer iddia eşime ultra lüks bir araba aldığım idiasıdır.  Ultra lüks denilen araç 87.000  YTL ye aldığımız 3.20 BMW’dir. Takdir edersiniz ki eşim 1992’den ben ise 1994’ten beri yüksek maaşla özel sektörde görev yapmaktayız. Bu süreçte yaptığımız tasarruflar ile böyle bir yatırımı yapmamız da son derece normaldir.Üstelik bu araç öyle sıfırdan da alınmamış yine eşime ait olan 1 yıllık 1.16 BMW takasa verilerek alınmıştır.

Üçüncü iddia ise evlilik dışı bir ilişkim yani sevgilim olduğu iddiası dır. Bu saçma iddiaya yanıt vermeyi bile gereksiz görüyorum. Size bu konuda çok sevdiğim bir anekdotu anlatayım.  Zamanında ünlü İngiliz Başbakanı Winston Churchil’in eşcinsel olduğu yolunda bir dedikodu dolaşmaya başlamış kamuoyunda. Sonunda bir gün bir gazeteci sormaya cesaret etmiş Churchil’e. Sizin için eşcinsel diyorlar doğru mu diye?  Churcill yanıt vermiş. Ben bu ülkeyi kafamla idare ediyorum.

Bu mektubun içeriğinin saçmalığı bir yana en çok üzüldüğüm nokta İTO Meclis kürsüsü gibi kutsal olan saygıdeğer olan ve ülke gündeminin tartışılması gereken makamlara böyle saçma sapan konuların taşınmış olmasıdır. Kürsü kutsaldır her konu konuşulmalıdır fakat basının takip ettiği ve muhataplarının ömür boyu izlerini taşıyacakları konularda biraz araştırma yapmak ya da en azından kürsüye çıkıp konuşmadan muhatabına bir telefon etmek ikna olmazlar ise konuyu gündeme getirmenin daha doğru olacağına inanıyorum. Ben İTO Meclis Üyelerinin çoğunun evladı yaşındayım. Empati yapmalarını beklerdim.Uzun yıllar zorlu bir eğitim sonrası , basamakları tek tek çıkıp iş hayatında Genel Müdürlük makamına gelmiş ve burada 2 yıl içinde olağanüstü başarı göstermiş bu genç adam kendi evlatları olsa yine bu kadar hoyratça gazete manşetlerinde yer almasını içlerine sindirebilirler miydi. Maalesef muhalefetin olduğu her yerde maalesef iktidarı yıpratmak için işin nereye varacağı hesaplanmadan, kimlerin nasıl etkileneceği düşünülmeden, araştırma yapmadan ya da muhatabına söz hakkı vermeden böyle şeyler hep oluyor.

 

Geçmiş sürece baktığınızda keşke yapmasaydım  dediğiniz şeyler var mı?

Hayır. Makro anlamda hiçbir karar ya da uygulamamdan pişmanlık duymuyorum. Ama şimdi   uzaktan baktığımda belki üslup olarak, yöntem olarak daha esnek olabilirdim diye düşünüyorum. Fark ettim ki  seçimle göreve gelen kişiler çevrelerinde fazla sorun istemiyorlar. Ben ise İDTM’deki görevimi fazla içselleştirdiğim için tansiyonu fazla yüksek tutmuş, deyim yerinde ise vur deyince öldürmüş olabilirim. Bu da belli bir süreden sonra sorumlu olduğum seçilmiş makamdaki bazı insanlara rahatsızlık vermiş olabilir.  Ama en önemlisi görevde kaldığım süreçte icraat odaklı düşünürken o icraatların, başarının kamuoyuna anlatılması konusuna da aynı özen göstermediğimi  gördüm.İDTM ortaklı yapısındaki İTO, İBB, TOBB, İSO gibi kurumların meclislerinin İDTM’nin son 2 yılda yaşadığı ekonomik başarılardan, kurumsallaşma hareketlerinin sonuçlarından hiç haberleri olmadı. Bu konuda fazla mütevazi davrandım sanırım.

 

Söyleşimizin sonunda şu anda hangi konuda faaliyet gösterdiğinizi öğrenebilir miyiz? Ayrıldıktan sonra fuar sektörü ile temasınızı sürdürüyor musunuz?

 

İstifa ettikten sonra verdiğim ilk demeçte kimseyle bir sorunum olmadığını, yorulduğumu ve tekrar profesyonel olarak görev almak istersem yine ilk Büyükşehir ya da İTO’yu düşüneceğimi söylemiştim. Ayrıldıktan sonra Sayın Ali Kopuz ile % 50 ortak olarak BEKA İnşaat ve Danışmalık ÿirketini kurduk .İlgili şirket bünyesinde faaliyetlerimiz sürüyor.İşlerimiz rayına oturmaya başladı. 1-2 ay sonra daha da iyi olacak işte o zaman BEKA’yı bir yöneticiye bırakıp tekrar profesyonel olarak görev alabilirim.

 

Görevden ayrıldıktan sonra sadece bir fuarın açılışına gittim diğer bir fuarı da ziyaret etim. Açıkçası bazı dostlarımız ayrı kalmak üzere fuar sektörüne kırgınlığımı ifade etmek istiyorum. Çok vefasız bir sektör. Genel Müdürlük döneminde vermiş olduğum mücadelenin temel amacı fuar sektörünün önünün açılması ve hak ettiği noktaya gelmesi içindi. Bu nedenle görevden ayrıldıktan sonra birkaç  istisna dışında  sektörden kimsenin hatır sormaması beni çok üzdü. Bunu belirtmişken teşekkür edeceklerime de değinmeden geçmeyeyim.  Bütün İstanbul, Trabzon, Kayseri Dünya Ticaret Merkezleri Yönetim Kurulu üyelerine dostluklarını ve ağabeyliklerini benden esirgemedikleri için ve ayrıldıktan sonra üzüntülerini belirten desteklerini esirgemeyen diğer kişilere çok teşekkür ediyorum. FuarPLUS olarak sizler de hep arayıp sordunuz. Ne zaman istersem konu ile ilgili görüşlerimi yayınlamaya söz verdiniz.  Bu nedenle size de çok teşekkür ediyorum. Ama özellikle beni ayrıldıktan sonra bir an olsun yalnız bırakmayan, desteğini esirgemeyen, kapıdaki bekçisinden Genel Müdür Yardımcısına kadar hep yanımda olan İDTM personeline özellikle de teknik ekibe özel olarak teşekkürlerimi bildirmek istiyorum.

 

Messe Frankfurt
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam